Universal Robots blog – kolaboratif robotlar hakkında – Cobot’lar

2035'te şİrketler

Written by Kandan Özgür Gök | 24.Eyl.2018 09:20:15

YÜKSEK KALİTE, DÜŞÜK MALİYET, ÇOK AZ MÜDAHALE

Makineleşme, su ve buhar gücüyle başlayan endüstriyel devrimden bu yana teknolojik gelişmeler çok yol aldı. Dijitalleşmenin gelişimiyle bilgi teknolojilerine, siber-fiziksel sistemlerin devreye girişine ve en sonunda insan-robot etkileşimini içererek günümüze kadar geldi. Bu devrimler, her dönem üretim süreçlerini de değişikliğe zorluyor. Çok sayıda üretici, tüketicinin talep ettiği ürünleri hızlı bir şekilde, yüksek kalitede, düşük maliyetle, çok az tekrar işçilikle ve fire ile üretme anlayışına geçmeye başlıyor.

GELECEĞİN FABRİKALARI

Üretim süreçleri ve teknolojilerindeki değişim, fabrikaların gelecekteki görünümlerini de değiştirmeye başlıyor. Günümüz üretim süreçlerinin değişime uğrayarak esnek bir hale gelmesi, kitlesel ölçekte ve tekdüze üretim taleplerinin farklılaşması, müşteri talebinin kişiye özel ürünlere, çözümlere doğru hareket etmesi gelecekteki fabrika anlayışını belirliyor. Tüketici eğilimleri, üretim sürecini planlamada daha önem kazanmaya başlıyor. Rahatlıkla söylenebilir ki 2035 yılında bir fabrika, bugünkü halinden çok daha farklı olacaktır.

 

COBOT'LARLA TÜKETİCİ EĞİLİMLERİNE KOLAYCA CEVAP VEREBİLİRSİNİZ

Örneğin; el yapımı içeceklerden, kişiye özgü hazırlanan lüks ürünlere kadar, insan dokunuşunun belirgin izlerini taşıyan ürünler daha önce hiç olmadığı kadar ilgi görüyor. Tüketici eğilimleri, gün geçtikçe takip etmesi zorlu bir yola giriyor. ‘İnsani dokunuşun geri dönüşü’ olarak yorumlanabilecek bu tüketici eğilimlerini anlayan ve bu eğilimlere cevap verebilen şirketler ayakta kalıyor. Bu açıdan ilerleyen otomasyon süreçleriyle tüketici eğilimlerini karşılamak ve sektöründe fark yaratabilmek mümkündür.

GELECEĞİN ÜRETİM SÜRECİ İNSAN-ROBOT ETKİLEŞİMİNDEN GEÇİYOR

Tüketici eğilimlerindeki bu yöneliş bir gerçeği daha ortaya çıkarıyor. O da şu ki teknolojik ilerlemeler asla bir insanın üretim sürecinde ortaya koyduğu katma değerin ve zanaatkarlığın yerini alamıyor. Alması isteniyorsa da esnek olmuyor ya da tam otomatik sistemleri yatırım maliyetleri ve geri dönüşü yatırım yapmayı değerli kılmayabiliyor.

Bu durum tam da üretimde insan-robot etkileşimine ve iş birliğine inanan Universal Robots’un esnek, dayanıklı ve yüksek hassasiyete sahip cobot’larına işaret ediyor. Herhangi bir özel yetenek ya da uzmanlık gerektirmeyecek şekilde hızlı kurulum ve entegrasyon, elle ya da kontrol kumandasıyla kolay programlama sayesinde güvenle kullanmaya başlayacağınız cobot’lar ile otomasyon süreci herkes için çok daha kolay ve ulaşılabilir hale geliyor. Tüm eksenlerde 360 derece hareket kabiliyetine sahip cobot’lar, kolayca yeniden konumlandırılması ve esnek üretim imkanı sağlamasıyla şimdinin ve geleceğin tüketici eğilimlerine cevap veriyor.

 

YENİ ÜRETİM MODELİ: 'KİTLESEL KİŞİLEŞTİRME'

Universal Robots olarak, insan dokunuşuna yönelik kitlesel talebin ya da çoğunlukla ‘kitlesel kişiselleştirme’ olarak tanımlanan ihtiyacın, büyük ölçekli üretim ya da kendi küçük atölyelerinde çalışan geleneksel zanaatkarlarla karşılanamayacağına inanıyoruz. Bunun yerine hem seri üretim hem de insan emeğini devreye sokan el yapımı ürünlerin kaliteli ve düşük maliyetli şekilde karşılanabileceği bir üretim modeli gerektiğini düşünüyoruz.

 

COBOT'LA GELECEK ÇOK YAKIN

Endüstri 5.0 olarak adlandırdığımız ve öncüsü olduğumuz insan-robot etkileşimli teknolojiler, bu yeni üretim modelini de içeriyor. Endüstri 4.0’dan farklı olarak daha büyük ölçekli ve kitlesel üretim süreçleri yerine; bireyselleştirilmiş ürünler, hizmetler ve deneyimler yaratmak için insan-robot iş birliğini gerçekleştiriyor. Endüstri 5.0’ın, üretim süreçlerindeki değişimin yanı sıra toplumsal bir dönüşüme de liderlik edeceğini, iş birliği kavramının günlük hayatın tüm süreçlerine de dahil olacağını düşünüyoruz. İnsan işgücünün yerini almayan, bunun yerine insanla senkronize çalışan cobot; yorucu, tekrarlayan ve hatta tehlikeli görevleri üstlenerek, insanlara daha karmaşık projelerde yaratıcılıklarını kullanma fırsatı veriyor. Böylece, 2035’in ‘kitlesel kişileştirme’ olarak adlandırdığımız üretim sürecine göz kırpıyor.